Olurlar! Olursunuz! Oluruz! Ol!

0

‘’Maddi doğada ; erdem hali, ihtiras hali ve cehalet halleri bulunur. Tüm bu hallerin üzerinde ebedi zaman vardır. Ve doğa hallerinin ebedi zaman tezahürünün kontrolü altında bir araya gelmesiyle ”karma” adı verilen faaliyetler oluşur. Bizler de bu faaliyetlerimizin sonucunda hoşlanır ya da acı çekeriz. Yüce Rabb’ın konumu yüce şuurdur. Canlı varlıklar da Rabb’ın öz parçaları olduklarından şuurludurlar. Doğa ise şuursuzdur. Tanrı, tüm vücutların bilincinde iken; canlı varlık sadece kendi vücudunun bilincindedir. Çünkü, Tanrı tüm canlı varlıkların kalbindedir ve her canlının her psişik hareketinin bilincindedir. Tanrının Yüce Zatı bütün canlı varlıkların kalbinde kontrolör olarak bulunur ve istediği gibi hareket etmesi için canlı varlığa direktifler verir. Fakat canlı varlık ne yapacağını unutur. İlk olarak belli bir şekilde hareket etmeye karar verir ama sonra kendi karmasının etki ve tepkileri içinde bocalar durur yaşamlar boyu.. Tıpkı giysi değiştirir gibi bir vücuttan çıkıp diğerine girer ve bu ruh göçleri sırasında geçmiş faaliyetlerinin etki ve tepkilerinden dolayı acı çeker. Canlı varlık, ne tür bir faaliyette bulunması gerektiğini ancak erdem halinde ve akılcılıkla anlayabilir. Eğer bunu yapabilirse geçmiş faaliyetlerinin etki ve tepkilerini değiştirebilir. Sonuç olarak karma ebedi değildir. Bilincimiz maddi pislikten arınınca hareketlerimiz Rabb’ın iradesinin peşine takılarak bizi mutlu eder. Şuurumuz arınınca, faaliyetlerimiz de arınır. Madde tarafından kirletildiğimizde koşullanırız. Kendini maddi doğanın ürünü sanan kişi sahte bir bilinç sergiler. Buna ”sahte nefs” denir. Vücutsal kavram yanılgısı içine batmış kişi durumunun farkında değildir. Hür ve özgür olmak isteyen kişi her şeyden önce kendisinin maddi beden olmadığını öğrenmelidir. Özgürlük, maddi bilinçten hür olmak demektir.

Şuur nedir? Şuur ; ”Ben.” ve ”Ben neyim?” dir. Maddi bilinç 2 psişik bölüme ayrılır: Biri ”Ben yaratıcıyım.” diğeri ”Ben hoşlanıcıyım.” zannıdır. Aslında sadece Tanrı hem yaratıcı, hem hoşlanıcıdır. Tanrının öz parçası olan canlı varlık sadece işbirliği yapandır. Canlı varlık; yaratılan ve hoşlanılandır. Yaratılış ve hoşlanmanın merkez şahsiyeti Yüce Tanrı’dır ve canlılar onunla işbirliği yapan varlıklardır. Bu işbirliği sayesinde canlılar da hoşlanırlar. İnsan, yaşamının öneminin farkına varacak kadar zeki olmalıdır. İnsan; yaşam amacının farkına varmalıdır. İhtiras ve cehalet faaliyetlerinden arınabilirsek, bu maddi evrenin ötesinde bulunan hedefimize ulaşabiliriz. Bu hedefe ”sanatan sema” denir. Sanatan sema; ebedi ve ruhsal semadır. Bu maddi dünyada bulunan her şey geçicidir. Madde; ilk önce var olur, belli bir süre kalır, bazı yan ürünler verir, yaşlanır, eskir ve kaybolur. Fakat bu geçici dünyanın ötesinde bir başka dünya mevcuttur. O dünya ebedi olarak bir başka doğa içerir. Tanrı’yla bizim aramızda üst düzey bir ilişki vardır, çünkü nitelik bakımından aynıyızdır. Amacımız canlının ebedi meşguliyetini canlandırmak olmalıdır. Geçici olarak çeşitli faaliyetlerle meşgul olmaktayız, ama tüm bu geçici faaliyetlerden vazgeçip, Yüce Rabb’ın bize tavsiye ettiği faaliyetlerle meşgul olursak, tüm faaliyetlerimiz arınır. Ve buna ”arınmış yaşam” denir. Din kavramı bu kavramdan biraz farklıdır. Din; inanç kavramını beraberinde getirir ve inanç kişiye göre değişir. Kişi belli bir yönteme inanç duyabilir, fakat sonradan bu inancını değiştirip farklı bir inanca yönelebilir. Fakat sanatan-darma asla değiştirilemeyecek bir faaliyetle ilgilidir. Akışkanlığın sudan, sıcaklığın ateşten ayrılamaması gibi; ebedi canlı varlığın ebedi işlevi de canlı varlıktan ayrılamaz. Sanatan-darma canlı varlıkla ebedi bir bütündür. Ebedidir. Başlangıcı ve sonu olmayan bir şey herhangi bir tahditle sınırlandırılamayacağı için tarikat ve mezheple ilgili olamaz. ”Darma” belli bir nesneyle birlikte daimi olan demektir. Canlı varlığın elzem parçası, her bedende canlı varlığa daimi olarak eşlik eder. İşte bu daimi eş, canlının ebedi niteliğidir. Ve bu ebedi nitelik canlının ebedi dinidir. Canlının meşru konumu, Tanrı Yüce Zatına hizmet etmektir. Yaratılmış her canlı birbirine hizmet eder. Canlı varlıkların toplumunda her türün, her kesimin birbirine hizmet ettiğini görürüz. Bu bakımdan; hizmetin canlı varlığın daimi eşi olduğunu ve bu hizmetin canlı varlığın ebedi dini olduğunu belirtebiliriz. Yüce Rabb’a sunduğumuz hizmet, O’nunla olan ilişkimizi belirler. Tanrı en yüce hoşlanıcıdır ve canlı varlıklar onun hizmetkarlarıdır. Biz O’nun zevki için yaratıldık ve eğer Rabb’imiz ile bu ebedi zevke ortak olursak mutlu oluruz. Aksi takdirde mutlu olamayız. Bağımsız olarak mutlu olmamıza imkan yoktur. Yüce Tanrı’ya aşkın hizmeti vermeyen canlı varlığın mutlu olmasına imkan yoktur. Canlı varlıklar tıpkı Tanrı gibi şuur doludurlar ve mutluluk peşinde koşarlar. Tanrı daima mutludur. Ve eğer canlı varlıklar da Tanrı’yla beraber olup O’nun yanında yerlerini alıp, O’nunla ortaklaşa hareket ederlerse daima mutlu olurlar.. ‘’
Olursunuz! Oluruz! Ol!
                                              BAGAVAD-GİTA

      

Share.

About Author

Ezeli,ebedi ve an'da... Her şey ve hiçbir şey...

Bir Cevap Yazın