Ece Ayhan (1931 – 12 Temmuz 2002) Türk şair, etikçi. İkinci Yeni şiir akımının öncülerindendir.
Tam adı Ece Ayhan Çağlar’dır. Ece Ayhan, 10 Eylül 1931’de babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu Datça’da, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Behzat Çağlar, Geliboluludur. Annesi Ayşe Hanım’ın baba tarafı Gelibolu’nun Kavak köyünden göçerek Eceabat’ın Yalova köyüne yerleşmiştir. Behzat Bey’in babası ağır ceza mahkemesi başkâtipliği, dedesi de Gelibolu müftülüğü görevlerinde bulunmuşlardır.
Ayşe Hanım’ın babası Hafız İbrahim Deniz, yarı çiftçilik, yarı tüccarlıkla uğraşmış, Eceabat’a bağlı Sivli Köyü halkının imam istemesi üzerine, atandığı bu köyde imamlık yapmıştır. 1932’de Küre’ye mal müdürü olarak atanan Behzat Bey, 1933’e kadar sürdürdüğü bu görevinden istifa edip Çanakkale’ye yerleşmiş ve bir avukatın yanında arzuhalcilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır. Ece Ayhan, ilkokula 1938’de Eceabat’ta başlar, ikinci sınıfı Çanakkale’nin İstiklâl İlkokulu’nda okur. Ailesinin 1940 Kasım’ında Çanakkale’den ayrılarak İstanbul’a yerleşmesi üzerine, üçüncü sınıfa Karagümrük / Atikkale’de bulunan “19. İlkokul”da [daha sonraki adı Hırka-i Şerif İlkokulu]devam eder ve ilk öğrenimini bu okulda tamamlar. Orta okulu, Vefa Lisesi’nin karşısında bulunan Zeyrek Ortaokulu’nda; lise öğrenimini de Taksim Lisesi’nde [daha sonraki adlarıyla Beyoğlu Lisesi, İstanbul Atatürk Erkek Lisesi]tamamlar. Yüksek öğrenimine 1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başlar ve 1959’da mezun olur.
Aynı yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamlar. 1962’de Deniz Hafize Hanım’la evlenir ve kaymakam olarak atandığı Gürün’de (Sivas) göreve başlar. 1963’te Alaca’da (Çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır; aynı yıl tek çocuğu olan Ege dünyaya gelir. 1964’te Tuzla Piyade Okulu’nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini tamamlar ve 1965’te Çardak (Denizli) kaymakamlığına atanır. Disiplinli bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın şair”, “huysuz şair” olarak anılan Ece Ayhan’ın yaradılış özelliğiyle bağdaşmayacak olgulardır.
Ece Ayhan, 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşir. Kısa aralıklarla birçok işe giren sanatçının İstanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; Meydan Larousse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematek’te ve Yeni Sinema Dergisi’nde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik, Ağaoğlu Yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük sayılabilir. Kansere yakalanan eşi Deniz Hafize Hanım’ı 1968’de kaybeder. Ekonomik durumunun çok kötü olması ve yaşının küçüklüğü gibi nedenlerle oğlunun bakımını eşinin ebeveynine bırakır.
Ece Ayhan, 1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla yaşamıştır. Sağ kulağının ileri derecede işitme engeline ve sağ gözünde de hasara sebebiyet veren tümör, dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ameliyatlarıyla ölümcül olmaktan çıkarılmıştır. Ancak, tümörün diğer organlarda meydana getirdiği hasarlar, sanatçıya yaşamı boyunca sıkıntı vermiştir. Büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan sanatçı, Çanakkale Belediye Başkanlığının yardımlarını görür. Belediyenin geçici işçi kadrosuna alınarak sosyal güvenliğe kavuşması sağlanır ve böylece SSK hastanesinden ücretsiz olarak yararlanır. Ancak, sağlığının günden güne bozulması ve bacaklarının felç olması üzerine, yakın dostu şair Metin Üstündağ’ın yardımıyla Ağustos 1999’da Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırılır. Buradaki tedavi giderleri SSK tarafından karşılanır. Sigorta kapsamı dışında kalan kurumlarda gördüğü tedavilerin giderleri ise, arkadaşlarının ve eserlerinin yayın hakkını alan Yapı Kredi Yayıncılık’ın yardımlarıyla karşılanır.
İstanbul’da önce Maltepe Huzurevi’ne, daha sonra da şair arkadaşı (dönemin başbakanı) Bülent Ecevit’in isteğiyle bakım şartları ve fizikî kapasitesi daha iyi olan Özel Acıbadem Huzurevi’ne yerleştirilir. Bu süre içinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Haseki Hastanesi, Haydarpaşa Hastanesi, Şişli Osmanoğlu Kliniği (2 defa), Central Hospital ve en son da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yatılı tedavi görür. Bütün bu tedavilerin sonucunda felçten kurtulup ayağa kalkabilen sanatçı, Nisan 2001’de tekrar Çanakkale’ye yerleşir ve geçimini telif hakkını Yapı Kredi Yayınları’na verdiği eserlerinin geliriyle sağlar. Düzenli ve yerleşik bir yaşam tarzını bir türlü sevemeyen Ece Ayhan, âdeta tüm sevenlerini ve dostlarını terk ederek tedavi görmekte olduğu Çanakkale’den Temmuz 2002’de ayrılmış ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi’ne yerleşti ve 13 Temmuz 2002’de burada vefat etti. 16 Temmuz 2002’de, Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Yalova köyünde toprağa verildi.
Şiir ve Çalışma Hayatı
İlk şiiri 1954’te “Türk Dili”nde yayımlandı. Türk Dili, Varlık, Yenilik dergilerinde çıkan (1954-55) birkaç şiirinden sonra Seçilmiş Hikâyeler, Pazar Postası, Yeditepe dergilerinde yazdı. Kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin içinde kendine farklı bir kanal açtı. 1965’te yayımladığı “Bakışsız Bir Kedi Kara” ve 1968’de yayımlanan Ortodoksluklar’la neredeyse bütünüyle “özel bir dil” halini alan bu şiir, 1973’te yayımladığı ve daha geniş bir okur kitlesince alımlanan Devlet ve Tabiat’iyla birlikte bu kez de “Sokağın diliyle” okurunu (ve izleyicilerini) oluşturdu. 1977’de yayımlanan ve kitapla ayni adi taşıyan ünlü şiirini ve ilk dört kitabını içeren Yort Savul ise şiirinin kendisinden sonraki kuşaklar üzerindeki gücünün belki de topluca belgelenişi idi. 1981’de Zambaklı Padişah, 1982’de de “tarihin düzünden okunduğu” Çok Eski Adıyladır’i yayımladı. Ece Ayhan’in şiiri üzerinde Enis Batur, Tahta Troya’yi (1981), Ender Erenel Ece Ayhan Sözlüğü’nü, Kemal Yangın-Orhan Alkaya ikilisi ise Çok Eski Adıyladır Sözlüğü’nü yayımladı.
“Ece Ayhan 13 Ekim 1987’de, Nilgün Marmara’nın cenazesinde, Nilgün’ün annesinin yanına gider ve okul numarasını sorar, annesinin söylediği sayı Nilgün’ün mezar numarası ile aynıdır; 128 Nilgün”
Kapalı ama gizli olmayan, kuraldışı ama gelenekseli soğurmuş, toplumsal tarihi ve insanı inanılmaz bir eleştiri cenderesine sokan, dilin uçlarında dolaşan, ortalamaya ve sıradanlığa teslim olmamayı ilke edinen ve aykırı biçem taşıyan şiirleri, Ece Ayhan’ı İkinci Yeni akımı içinde en çok sözü edilen şairlerinden biri yapmıştır.
Eserleri
Kınar Hanımın Denizleri (1959)
Bakışsız Bir Kedi Kara (1965)
Ortodoksluklar (1968)
Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler (1973)
Yort Savul (1977, bütün şiirleri)
Zambaklı Padişah (1981)
Çok Eski Adıyladır (1982)
Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)
Bütün Yort Savullar (1993, bütün şiirleri)
Son Şiirler (1993)
Alıntılarla
“Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte
Koparılmış Kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını
Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru
Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?”
‘’Fakir kuş hiç unutmaz, kitapların yakıldığı yıldı
kırk kapıdan birden devletle girdiğini gördük
başsız bir ta ver içindeki solgun süslü binicisinin,,
evet ama ‘aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler !,
etiğe ilişkin bir durum daha bu kez öznesi bir konsomatris. ‘’
“Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır”
“Belli ki kaçmıştır çok ağır cezalı bir çocuk
Kurulu zulmün yetiştirme yurtlarından
Çakıyla kazımıştır içerden kapısına
Kuş dillerinde olmaz bir helanın şahlığı mahlığı”
“Fakir kuş hiç unutmaz şu altın eytişimsel yasayı da
Tarihte nice ve nice şehzade bilmeden atını taşımıştır
İşte onların sandukalarında usta işi gazeller oyuludur”
“Devlet ve şairleri iki kaşık gibi içiçe uyurlarken
Geldiği kapkara denize Karpiç’den gönderilmiş bir gemi.”
“Yalnız Ortadoğu’da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz”
“Anlatılmaz bir kılıçtır kuşanmış taşırım belimde kara duygululuk”
“Perşömen kağıtlar okunduğunda, kıvrıktırlar; şiirin ve kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç.”
“Biliyorsun iste bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor arkadaş.”
Şiirleri
Anka
1. İmzasız bir yazı yayınlanır bir gün Babıali’de. Boğazlar üzerine bir ankabakışı Çamlıca’dan.
2. Pembe Konağı bir yağmur alır, tüm iktidar ayaktadır. Kim yazmıştır?
3. Öğrenilir; ve herkes üç oh! çekerek oturur devlet koltuklarına.
4. “Ha, şu bizim şair Yahya mıymış? yerdeki” demiştir Talât Paşa.
Bakışsız Bir Kedi Kara
“Kendisi bakışsız bir kedi karadır.”
Gelir dalgın bir cambaz.
Geç saatlerin denizinden.
Üfler lambayı.
Uzanır ağladığım yanıma.
Danyal yalvaç için.
Aşağıda bir kör kadın.
Hısım.
Sayıklar bir dilde bilmediğim.
Göğsünde ağır bir kelebek.
içinde kırık çekmeceler.
içer içki Üzünç Teyze tavanarasında.
işler gergef.
insancıl okullardan kovgun.
Geçer sokaktan bakışsız bir
Kedi Kara.
Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk.
Kanatları sığmamış.
Bağırır Eskici Dede.
Bir korsan gemisi! girmiş körfeze.
Dökülecekler
1. Uç Doğu. Anadolu’yu anlatacaktır öğretmen. Haritayı asar.
2. Bütün sınıf korkmuştur; göller, ırmaklar dökülecekler!
Zambaklı Padişah
Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş!
Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler
Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!I
Ey imece ile başsız gömülecek derviş
Sen kendin o zamandan değilsin
Ya bu hikayeyi nereden bilirsin?
Ey ustalıkla taşaronluğu birbirine karıştıran ve
Yaşayan okur!
Sen yabancı değilsin bense bir fakir derviş.II
Ve bir derviş … atını saldı salar.III
Karartma benizli bir sözcük kırıntısından bile.
Kesekağıdı yapıyor, yapabiliyor.IV
Hava gırçımadır
İki çocuk da bir gömlek içinde
Valde külhandadır
Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!V
“Sizde ölüm var mıdır?”VI
Yedi kez görünmeyen denizin üzerinde, iki açık deniz evliyası
Tabuttaş’tan Üsküdar Sultanlığı’na bir konsol aynası taşır.VII
Eski bir göç yolu, izlenmektedir.VIII
Devlet ve şairleri, iki kaşık gibi içiçe uyurlarken
Geldiği kapkara denize Karpiç’den gönderilmiş bir gemi.IX
Duyduk ki, bir daha
Kuş getirmek sınıfa
İntihar olmuş cezası
Hal ve gidişat tüzüğünde
Biz kuşları tutmuyoruz ki
Kapıda koyveriyoruz
Dönüp onlar ceplerimize giriyorlar
N’apalım?X
İnsan gözünün soldan sağa okuma alışkanlığı!XI
Unutulmuş bir çocukluk hastalığından da bilinebilir
İkinci Savaş’da Galata’da geçilmiş bir kedi merdiveni.XII
Şiir de, duraklarda, dinlenirdir, dinlenir.XIII
Yenilmiş, geri çekilmededir bir gizli yol
Muvazzaf şairler de …XIV
Geceleri, aydan, evlere girilemiyordur.XV
Devletin cüceleri nasıl iki kez ayağa kalkmak zorundaysalar
Tabiatın cüceleri de bir dehliz bulmuşlardır kendi içlerinde.XVI
Portakallarla donanmış selatin meyhaneleri, kapalıdır.XVII
Ustasından geçmiyen bir deniz
Gittikçe uzaklaşıyor, okunmuyor.XVIII
Mühründe şiir kazılıdır bir padişah.XIX
Kuşlar havada, insan karada
Ölmek istemezler!XX
Beş aydan bu yana, ilk bir insan görüyorum…XXI
Kışı ve Üsküdar’ı, atkısıyla geçirecek bir kadın
Yazmışım, nedense, deftere.XXII
Sarışın Osmanlı tarihçileri…XXIII
“Bak bre çirkin!”
Karanfilinde bir … basılıdır.XXIV
Beyaz kargalarlı, aykırı düşüncelerdir.XXV
Biliyorsun; ölüm
Artık ayakta karşılanmıyor, karşılanmaz!XXVI
Akıl, yürütülüyor, yürüttüm bu kentte.XXVII
Bir erkeğe gerilmiş bir kadın,
karşıdadır.XXVIII
Ebru ile bir yazı arası.XXIX
“Şiir, ölüm ve yaşam dolayısıyla,
Şimdi ve daima, açıktır.”XXX
İşkence!… Bu sözcüğü, ilk Karagümrük’de
Duyduk duyuldu.XXXI
Camında sabun kurutulan evler
Beyoğlu’nun yıkılacağını bildiriyorlar.XXXII
Ey gemileriyle birlikte yiten denizler
Ve bağlı limanlarıdır! ki unutulmasın
Gerçeklikte, gemiler terketmektedir fareleri.
Meçhul Öğrenci Anıtı
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştürDevletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştımO günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdilerArkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
Açık Atlas
Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran
Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya
Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi
Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vaktiMeşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte
Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını
Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru
Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne
İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar
Yalnız Orta Doğu’da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamazBakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş
İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp
Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun
Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuşAçık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama
Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların
Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürüleceğizEfendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?
Bir Elişi Tanrısı İçin Ağıt
Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu
nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsunÖyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır
bir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyorAma yok ne olur ağlama böyle ama yok
şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmakKantocu peruz sahiden yaşadı mı patron?
Çapalı Karşı
Kollarında eski balık dövmeleri
teodor kasap perhiz ahali içmez
ay türkçe rakı çıkmıştır kapalı
ve geniş muhlis sabahattin’den
ayşe opereti ne güzel bir hiçÜç yıllar var ki minyatürlere mahkûm
teodor’un o eski balık dövmeleri
ay osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş
ve korkunç taş gülmekler muhlis’te
gibi merdivenli bir sokaklar uzatmış
çiçek bahçelerine kaçabilsin ayşe
atlı tramvaylarla ne güzel bir hiçİşte o biçim gecelerde kucaklamış
getirir enflasyon arkadaşlarını
kova abdülhamit akşam gazeteleri
dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
Fayton
Erol Gülercan’aO sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nınEsrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekândaBen ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.
Kılıç
M.Ç. için
Ey serseriliğin denizleri! Ey ahtapotları atılmışlar kıyıya mutsuzluğun! Bir
kraliçedir oğlum kanatlarını açmış. Örtünür canfes. Unutur gitgide yıkılmış babası
büyücü. Selanik’te geçirir kışı.Gelmiş bir kadınla konuşur. Mısrâyım’den. Yorgunluğu kusursuz bir at mor.
Uyuya kalmış kayalıklarda. Yükselir niçin bilinmez deniz. Ey batık gemiler! Ey sürgün
karaltıları! Ağlıyan bir melez ben.Anlatılmaz bir kılıçtır kuşanmış taşırım belimde karaduygululuk.
Kınar Hanımın Denizleri
Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla
şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım’dan
düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını
tüketemezmiş hiçİşte kel hasan bu kel hasan karanlığı süpürürmüş
ters yakılmış güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla
işte masallara da girermiş bir polis o zamanlardan beri sürme
kirpiklerini aralayarak insanları çocuklarınVe içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep
gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar
hanım’ın denizlerinden.
Melahat Geçilmez
1. Gazetelerde ak kara bir resmi otuz yıllık. Arkasında mülki taksimatlı bir harita.
Komiserin odasında ağırlanırmış.2. Ve imparatoriçeliğinde bir vesikalık. Tombalacı Ceylan renkli çekmiş.
Delikleri balmumuyla örterler.3. Gönderilen çelenklerde ‘Geçilmez’ yazılmıştı soyağacı. Küçük harflerle de
‘fuhşun anısına’.4. Çanakkaleli Melâhat’ın törenine polis bandosu da katılmıştır.
Mor Külhani
1.Şiirimiz karadır abiler
Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridirAşk örgütlenmektir bir düşünün abiler
2.Şiirimiz her işi yapar abiler
Valde Atik’te Eski Şair Çıkmazı’nda oturur
Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridirDirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler
3.Şiirimiz gül kurutur abiler
Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın
Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga’ya kaçan
Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridirOğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler
4.Şiirimiz erkek emzirir abiler
İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridirBöylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler
5.Şiirimiz mor külhanidir abiler
Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler
6.Şiirimiz kentten içeridir abiler
Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıylaDüzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?
Orta İkiden Ayrılan Çocuklar için Şiir
Sivil ölümden konuşuyoruz dağılan neftilikler
arkadaşlar Makedonyalı kalın usta marangozlar.
Kapaklanır bir adam daha kaçıncı, aktığımızı görünce
ters çevrilmiş kente karşı işte onun denizlerine
delikanlı kostaklarımızı çıkarmış ve ırmaktır.Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan
dahi “dikeni seven gülüne katlanır bir kadın”dan.
Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları
bir küçük tabut tabakada gezdirirler ölüleri fakfon
burunları çekmek üzre, ince çağrışımlıdır.Ey orta ikiden ölerek ayrılan çocuklar! aslında başlayan
askerler tabiatta hâlâ tramvaydan Sirkeci’de mi inerler?
süsüne kaçılmamış bir cenaze törenine gitmek için.
Sentez
Şu taşbasması
İşkence Usülleri kitabı
Nerede basma iş
Babil’de
Babil’de bir çocuk demek
Bizi kullanıp kullanıp duruyormuş
Ama biz bu değiliz ki
Daha ilk sayfalarda
Karşımıza çıkıveriyor
Başkasının gözleri
Başkasının ağızları dudakları
Babil’de basılmış
Birer birer açılan
Hayatımıza.Usta İşi
1.Fakir kuş hiç unutmaz, kitapların yakıldığı yıldı
Kırk kapıdan birden devletle girdiğini gördük
Başsız bir at ve içindeki solgun süslü binicisininDervişlere göre parçalanmış ölüm doğudan dönüyordur
Onun için ki acı bir suyla üçe bölünmüştür bir kent
2.Fakir kuş hiç unutmaz, ustaları ölmüş oğlan çocukları
Denizden çıkınca birbirlerinin saçlarını tararlardıAh karpuzun içindeki kesmece delikanlım İstanbul
Yüreğini utanarak saklıyor ve çürümüş çiçek kokuyorsunOkuma parçası bir kentin üstünde kara güvercinler uçuşuyor.
3.Fakir kuş hiç unutmaz şu altın eytişimsel yasayı da
Tarihte nice ve nite şehzade bilmeden atını taşımıştırİşte onların sandukalarında usta işi gazeller oyuludur
Yalınayak Şiirdir
1.Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim
Emrazı Zühreviye Hastanesi’ne kapatıldı anamız
Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandırŞeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran’da
Acı Bacı’nın acı bilmez uçurtma çocuklarınaYıl sonu müsamerelerine kimler çıkarılmaz?
2.Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim
Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede
Acaba halk nedir diye düşünür arada işittiğiDudullu’dan tâ Salacak’a koşarak alkışlayalım
Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocuklarıHangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?
Yort Savul
Arif Çağlar için
1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız8. Kurşunkalemle de olabilir
Yort Savul!Mısrayım
Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme.
Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır.
Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak.
Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır,
omuzunda simrug kuşu, eskiden ötermiş.Bir tehlikeye yaslanmıştır; uçurtma uçurur, yüzlüğü düşmüş.
Yakalanır ming izleyicilere, bileği incecik.
Bir kılıçla keserler kirpiklerini uzun.
Kırarlar eklemlerini, pantolonunu sıyırıp gümüş bir şamdana oturturlar,
ziftle boğarlar teknede, damgalarlar.Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme.
Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar;
unutbeni mavisinden bir yelkenliye binmiştir.
Hamsin yelleri eser Mısrâyim’den, kırk gün.
Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.
Mektup Nadajlıdır Dom
1. Diyorlar, korkutarak karaşın kıldığımız sarı
“Dağlar gibi gençler âlemde perişan oldular”
2. Giyinmiştir bir mitrak, baba, birgöl ve kıyamet
3. Bir sultan daha yere oturur, biz oturtuyoruz
Kadifeistemezmiş, taht istemez saf bir ipek
4. Anladık ki yüreklilik belirli birsillenin rengi
Külbastısız sayfaları karıştırırken serüven
5. Nadaj’ınalınmayışını dört yüzyıl sonra İskele’de
duyduk; “Sen insanoğlunu öperek miele verirsin?”i de
6. Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz
dom!
Gökyüzünde Bir Cenaze Töreni
Düşmemiş Hazerfan Efendi’yle karşılaşır mı acaba?
Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar
Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanındaBir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni
Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başındaKurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz
Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarımKopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuşları
Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında
Bir Fotoğrafın Arabı
İlenç. İşte beni bu selenli harfiyle hiç bırakmıcek olan ilenç,
gittiğim her yere götürdüğüm, gittiğim görünmeyen köpeğim
İlenç. -Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? O Keşiş’in
kanını taşıdığım söyleniyor ve dulmaz bir çalkantıyla
oradan oraya koşuyorum yalınayak ve küçücük çenemde
büyük bir ben, kapalı güzelliğimle tannıyorum hala. Lekesi
gibi U.Çiçek. Çiçek satıcılığıyla başlamışım serüvenlerime. İplere
dizili çiçekler ve çocuklar, gül kurusu. Ama nasıl da
büyülüymüşüm o zamanlar, bir pericik yüzünden
bakılamazmış. Boş arsaları vardır yaz gecelerinde hafifsi
malta hummalarının. Kış gecelerinde de sonsuz beberuhili
sanrıların haberleri. Sonra taştan geçit. Elli yaşlarında bir
cadının çekmecesinde yaşıyorum, çivilenmiş. -Gerçekten,
yaşıyor muyum acaba? Mevsimin ne olduğu bilinmiyor ve ben pek üşüyorum. Gibi U... Çiçek satıcılarının o sürgününde Kudüs’e gitmiş, Çalar
Saat’e yerleşmiştim.. Bunları anmak, anmak bile istemiyorum
ki.. Bitivermişti hemencecik, biriktirdiğim paralar çiçek
karşılığı.. Bunca uzar İzmir’ler rehnedildim ben burada. Bu
bir fotoğrafın arabı olsun benden, eline geçecek mi bir gün?
İbranca öğrenimi yaparken bir boliçede görünmeyen
köpeğimle çektirdiğim. Issız ve korkunç. Yapraklarını
dökmüş ulu bir ağacın altında bir kanepeye incelikli ilişmiş
olarak. -Yazıklandığımdan değil. Geçmicek diyedir kaygılanıyorum. A.(Bakışsız Bir Kedi Kara)
- Ece Ayhan’ın şiir kitaplarına girmeyen “Takma Göz” adlı şiirinin yayımlandığı “Yeni Ufuklar Dergisi” (1956)
- İlhan Berk’in Ece Ayhan’la 1982’de gerçekleştirdiği “Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular” başlıklı söyleşinin yayımlandığı Yazko Edebiyat Dergisi…
- Ece Ayhan’ın “Takma Göz” adlı şiirinin yeniden yayımlandığı fanzin… (Kadıköy-2009)
- Ece Ayhan’ın “Şair Nigâr Hanım” adlı yazısının yayımlandığı “Şiir Sanatı” dergisi… (1967)
- 2 Kasım 1958 tarihli “Pazar Postası” Dergisi’nin kapak sayfası…
- Ece Ayhan’ın şiir kitaplarına girmeyen “Paydos Adlı Bir Şiir”i… (Geceyazısı Edebiyat Dergisi, Sayı:9, 2006)
- Ece Ayhan’ın 2000 yılında Öküz Dergisi’nde kaleme aldığı yazıların listesi
- 2 Kasım 1958 tarihli “Pazar Postası” Dergisi’nde Ece Ayhan’ın şiiri Ceyhun Atuf Kansu’nun şiiriyle yanyana…
- Murat Nemet Nejat tarafından İngilizce’ye çevrilen “Bakışsız Bir Kedi Kara” ve “Ortodoksluklar” adlı şiir kitaplarının birlikte yayımlanan baskısının kapağı (Kitap, Amerika’da “Sun & Moon Press” adlı yayınevi tarafından yayımlanmıştır. )
- Ece Ayhan’ın Nahit Hanım’a (Nahit Fıratlı Damar’a) yazdığı mektuplardan… (Öküz Dergisi, Sayı:40, 1997)
- “Kitap-Lık” Dergisi’nin Ocak-Şubat 2012 tarihli 51. sayısında yayımlanan “Karşılaştırmalı Tarih ve şiir”adlı betikten bir bölüm…
- Ece Ayhan’ın 1982-84 yılları arasında Akif Kurtuluş’a yazdığı mektupları içeren “Kardeşim Akif” adlı kitap… (Haz: Eren Barış, Dipnot Yayınları, Temmuz, 2011)
- 1955’te Yenilik Dergisi’nde E. Ayhan Çağlar imzasıyla yayımlanan “İnsanların Kötüleri” adlı şiir…
- Ece Ayhan’ın şiir kitaplarına girmeyen “İnfanta’nın Adındaki Umut” adlı şiiri… (Geceyazısı Edebiyat Dergisi, Sayı:9, 2006)
- 2 Temmuz 1965 tarihinde Ece Ayhan tarafından Hüseyin Cöntürk’e ithafen imzalanmış “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı kitabın imzalı sayfası (Bilkent Üniversitesi Arşivi’nden…)
- Sigarasını tüttürürken…
- Ece Ayhan’ın 1992 yılında Arkitekt Dergisi’nde yayımlanan “Sait Faik’in Açık Ya da Gizli Kış Mekânları-II” başlıklı yazısından…
- 1992’de, Ece Ayhan bir meyhanede…
- Cemal Süreya’nın bir başka Ece Ayhan Çizimi (Öküz Dergisi’nden…)
- ABD’de yayımlanan “Poetry Scores-Blind Cat Black” adlı albüme ilişkin 30.12.2008 tarihli BirGün Gazetesi’nde yer alan kupür…
- Ece Ayhan, Gençlik Kitabevi’nde, teftişte…
- Ece Ayhan’ın Çanakkale Eceabat-Yalova Köyü’ndeki evi…(2008)
- Ece Ayhan’ın Mezarı (Çanakkale-Yalova Köyü) (Mezarın yenileme çalışmasından önceki bir görüntü…) Fotoğraf: Semra Canbulat
- 12 Temmuz 2008 tarihinde Çanakkale’de ilki gerçekleştirilen Ece Ayhan Anma Etkinliği bünyesinde duvarlarına Ece Ayhan çizimleri yapılan mendirek… (Ece Ayhan Çakar
- Gergedan Dergisi’nin “Lobut” bölümünde Enis Batur’un Ece Ayhan’a yazdığı bir not..
- Ludingirra Şiir Dergisi, Ece Ayhan Özel Sayısı 1997, Oğlak Yayınları
- Tan Yayınları tarafından 1981 yılında yayımlanan “Defterler” adlı kitabın arka kapağında yer alan Ece Ayhan fotoğrafı (Ece Ayhan oğluyla birlikte…)
- Kolsuz Bir Hattat Kitap Kapağı – 1987
- Kınar Hanımın Denizleri Kitap Kapağı-1959
- “Devlet ve Tabiat” Kitap Kapağı – 1973
- “Ortodoksluklar” Kitap Kapağı -1968
- “Poesium” Belediye Logosu
- Ece Ayhan’ın davet edilmediği “Poesium”… Belediye’nin Düzenleme Kurulu
- Dizelerinde söz konusu olan Serkldoryan Sigarası’nın pakedi
- Tan Oral’ın bir karikatürü
- Ölümünün ardından Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan özel haber sayfası
- Ölümünün ardından Radikal Gazetesi’nde yayımlanan özel haber sayfası
- Çanakkale’deki “Şair Ece Ayhan Sokak”‘ın Tabelası (Fotoğraf; Onur Özer)
- Şamil Potur’un Ece Ayhan Deseni (A’dan Z’ye Ece Ayhan- YKY – 2002)
- Ece Ayhan’ın okuduğu ilkokul
- Kitap-Lık Dergisi’nde yayımlanan bir Ece Ayhan fotoğrafı
- Ece Ayhan tarafından Nilgün (Marmara) ile Kağan (Önal) ‘a ithafen imzalanmış “Yeni Defterler” adlı kitabın imzalı sayfası (Zafer Yalçınpınar Koleksiyonu’ndan…)
- Piya Yayınları tarafından basılan Çanakkaleli Melahat’e İki El Mektup’un arka kapağı
- “Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever, Ahmet Oktay”
- Cumhuriyet Gazetesi arşivinden bir Ece Ayhan fotoğrafı…
- “Papirüs Dergisi – Sayı:20 Ece Ayhan Özel Bölümü” 1967
- “Papirüs Dergisi – Sayı 20 – Ece Ayhan Özel Bölümü” Doğan Hızlan’ın Yazısı; Misrayimden Biri İçin Notlar” 1967
- Chris King ve Poetry Scores taifesinin çektiği “Blind Cat Black” adlı gerçeküstücü zombi filmi üzerine “Futuristika!” çalışmaları…
- 11-12 Temmuz 2009 tarihlerinde Çanakkale’de ikincisi gerçekleştirilen Ece Ayhan Buluşmaları’ndan bir görüntü
- Ece Ayhan ve Ümit Bayazoğlu… Oduncuda… (Ümit Bayazoğlu arşivinden…)
- Ece Ayhan çalışıyor… (Ümit Bayazoğlu arşivinden…)
- Ece Ayhan, Yalıhan’da… (Ümit Bayazoğlu arşivinden…)
- İlhan Usmanbaş’ın “Bakışsız Bir Kedi Kara” Bestesi üzerine Evin İlyasoğlu’nun yazısı Cumhuriyet Gazetesi – 22 Temmuz 2002
- Mustafa Irgat ve Ece Ayhan Ulaştıran: Eren Barış Fotoğraf: Doğan Kemancı
- Mümtaz Arıkan’ın 4 Ekim 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Ece Ayhan karikatürü.
- Ece Ayhan, “Fayton” adlı şiirini okuyor… (Bu video kaydı Zafer Yalçınpınar tarafından gün ışığına çıkarılmıştır.)
- 12 Temmuz 2010 tarihinde Çanakkale ve İstanbul’da eşanlı olarak gerçekleşen “Blind Cat Black” (Bakışsız Bir Kedi Kara) Türkiye Gösterimi sırasında Futuristika! taifesi tarafından tasarlanan ve dağıtılan fanzinden bir görüntü…
- Ece Ayhan’ın Çanakkale Eceabat-Yalova Köyü’ndeki evi… (2010’da yıkıldıktan sonra) Fotoğraf: Semra Canbulat
- Ece Ayhan’ın son yıllarında kendisine refakat eden yeğeni “Sadık Ece Deniz”… (2010’da Bodrum’da talihsiz bir şekilde hayatını kaybetti ve Ece Ayhan’ın Çanakkale’deki Meçhul Öğrenci Anıtı’nın yanına defnedildi.)
- Ece Ayhan’dan Hüsamettin Bozok’a bir mektup… (Yeditepe Arşivi’nden…)
- Ece Ayhan “kendini” anlatıyor…
- Gösteri Dergisi arşivinden (1982)
- Gösteri Dergisi arşivinden (1982)
- Gösteri Dergisi arşivinden (1985) Fotoğraf: Engin Cıva
- 2009 yılında TFT Yapımcılık tarafından hazırlanan ve TRT2’de yayımlanan “Portreler Galerisi” adlı belgeselde Ece Ayhan…
- 1956’da Yenilik Dergisi’nde E. Ayhan Çağlar imzasıyla yayımlanan “Panik” adlı şiirden bir bölüm… Ulaştıran: Ümit Bayazoğlu
- “en sonunda, mihenk taşı olarak kendini koyacaksın ortaya.”
- Ece Ayhan’ın 2009’da Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi tarafından yenilenen mezarının (“Meçhul Öğrenci Anıtı”nın) teknik çizimi
- Ece Ayhan’dan Ahmet Necdet’e 80’lerin sonunda kaleme alınmış bir mektup… Eski Dergisi’nin Mart 2003 tarihli 17. sayısından…
- Esat Başak’ın bir çizimi… (15 Kasım 2001 tarihinde, Fransız Kültür Merkezi’nde Bernard Noel ile Ece Ayhan’ın birlikte gerçekleştirdiği bir söyleşiden çizimler…)
- Bir Ece Ayhan fotoğrafı… (Bu fotoğraf Nilgün Kahraman tarafından gün ışığına çıkarılmıştır.)
- E. Ayhan’ın 1981’de vali Güngör Aydın’a yazdığı mektuplardan biri… Bu mektuplardan bazıları “Sincan İstasyonu” adlı derginin Haziran-Temmuz 2011 tarihli 46. ve 47. sayısında yayımlanmıştır.
- Eren Barış tarafından yayıma hazırlanan “Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor” adlı kitap… (2012, Dipnot Yay.)
- 28 Mayıs 2011’de Çanakkale’de gerçekleştirilen Ece Ayhan “Şiir ve Tarih” Buluşması’nın afişi.
- Ece Ayhan’ın ortaöğretim diplomasından bir kesit… “Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor” adlı kitaptan…
- polikinik dilemma’nın Ece Ayhan çizimi.
- Ece Ayhan ve Fazıl Hüsnü Dağlarca… Öküz Dergisi Arşivi’nden…(1999) Fotoğraf: Hatice Meryem
- Sennur Sezer’in “Ece Ayhan için…” başlıklı sergiye ilişkin yazısı 2 Ocak 1977, Cumhuriyet Gazetesi
- 21 Mart 1975 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde “Ozanın Yaşaması için” başlıklı sergiye ilişkin Oktay Akbal’ın yazısından bir bölüm
- “Ece Ayhan için…” başlıklı serginin kupürü 22 Aralık 1976, Cumhuriyet Gazetesi
- 16 Ekim 1976, Cumhuriyet Gazetesi
- Ece Ayhan ve Türk Edebiyatçılar Birliği Yönetim Kurulu 24 Temmuz 1960, Cumhuriyet Gazetesi
- Ece Ayhan’ın kendi el yazısı ile dipnotlar düştüğü “Çok Eski Adıyladır” başlıklı kitaptan bir sayfa görüntüsü…
- Ece Ayhan’a yardım için düzenlenen “Ozanın Yaşaması İçin” başlıklı sergiye ilişkin kupür 21.3.1975 tarihli Milliyet Gazetesi’nden…
- Aralık 2008’de, “Poetry Scores” adlı şiir taifesi tarafından Amerika’da yayımlanan “Blind Cat Black” adlı albümün CD’si
- 1978 yılında Yazı Dergisi’nin 2. sayısında yayımlanan “Ece Ayhan” başlıklı bir Ece Ayhan şiiri
- Ece Ayhan “kendini” anlatıyor…
- Prof. Dr. İlhan Usmanbaş’ın “Bakışsız Bir Kedi Kara” adlı bestesinden bir notasyon görüntüsü…
- Ece Ayhan’ın annesi Ayşe Çağlar… (Öküz Dergisi, Sayı: 39, 1997)
- Yapı Kredi Yayınları’nın Ece Ayhan için bastığı tanıtım kartviziti…
- Ece Ayhan’ın kitaplarına girmeyen “İnsanların Kötüleri” adlı şiirinin yayımlandığı Yenilik Dergisi’nin (1955) kapağından bir görüntü… (Dergide yer alan diğer isimlerle birlikte E. Ayhan Çağlar…)
- Cihat Burak ve Ece Ayhan (Ümit Bayazoğlu Arşivi’nden…)
- Ece Ayhan anlatıyor… (Ümit Bayazoğlu Arşivi’nden…)
- Tuncel Kurtiz ve Ece Ayhan (Ümit Bayazoğlu Arşivi’nden…)
- Beyin ameliyatı sırasında, hastanede… (Ümit Bayazoğlu Arşivi’nden…)
- Ece Ayhan’ın yenilenen mezarından (“Meçhul Öğrenci Anıtı”ndan) bir görüntü
- 2009’da “Meçhul Öğrenci Anıtı”nın açılışından bir görüntü
- 20 Nisan 1985, Cumhuriyet Gazetesi
- Ece Ayhan 17 yaşındayken… (Öküz Dergisi, Sayı: 39, 1997)
- 12 Mayıs 1983, Cumhuriyet Gazetesi Celal Üster’in hazırladığı haber…
- 11 Temmuz 2008 (Ece Ayhan’ın vefatının 6. yıldönümü) tarihli BirGün Gazetesi’nde Dr. Erdoğan Kul ile Zafer Yalçınpınar tarafından yapılan söyleşi…
- “Cemal Süreya’nın Ece Ayhan Çizimi” (Feyza Perinçek Koleksiyonu’ndan…)
- “Papirüs Dergisi’nin yayımladığı İkinci Yeni Şiir Antolojisi’nin kapağında bulunan Ece Ayhan fotoğrafı”
- “Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever, Ahmet Oktay”
- “Poelitika” adlı kitabın yayımlanışından sonra Eren Barış ile Zafer Yalçınpınar tarafından yapılan söyleşi (16 Aralık 2007 – BirGün Gazetesi)
- “1979 Yılında Yayımlanan ‘Cehennemde Bir Mevsim’ adlı derginin kapağı. İşbu dergiyi çıkaranlar arasında Oruç Aruoba, İ.Kuçuradi ve Ertuğrul Özkök bulunmaktadır.”
- “Doğan Kemancı tarafından çekilen bir Ece Ayhan fotoğrafı….”
- 1957’de, Pazar Postası’nda Ece Ayhan….
- “Kadıköy’ün (Üsküdar tarafından) Girişinde Yer Alan Duvar Yazısı”
- Cumhuriyet Gazetesi arşivinden bir Ece Ayhan fotoğrafı…
- “Bakışsız Bir Kedi Kara” kaybediyor! 27.01.1966 tarihli Milliyet Gazetesi’nden..
- Ece Ayhan’ın “emekliye sevk edilişi” hakkındaki ilan… 12.07.1968 tarihli Milliyet Gazetesi’nden…
- Cumhuriyet Gazetesi arşivinden bir Ece Ayhan fotoğrafı…
Görseller : Zaferyalcinpinar.com